%428,4

Ercüment Yöndem
3 min readAug 7, 2020

Peşin peşin konuşalım: Bu yazıdaki karakterlerin, olayların ve anlatılanların gerçek kişiler ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen kurmacadır ya da tamamen kurmaca olması temenni edilmektedir. (Bu not Comic Sans MS fontu ile yazılmış ise bilinmelidir ki; ikinci durum geçerlidir.)

Birazdan okuyacağınız yazıyı yazan kişi devleti töhmet altında bırakmaya çalıştığı için değil, duyarsız kalmak istemediği için bu konuyu işlemektir. Yazar, her ne kadar hukuk devletinin suçu önleme ilkesinin ön planda olması gerektiğine inansa da suçu bitirmenin imkansızlığının farkındadır. İlkeller aramızdadır ve olmaya da devam edeceklerdir.

İngiliz düşünür Thomas Hobbes “En büyük ıstırap ve kötülük ölümdür.” Der. Bu cümlenin öncesi de şu şekildedir: “İnsan, bencil tabiatı yüzünden, kendisine haz veren şeyler arar, kendisine ıstırap veren şeylerden kaçar.”

Thomas Hobbes her ne kadar insanı çok yönlü bir varlık olarak değerlendirmekten uzaksa da şahsi kanaatim haklı olduğu yönündedir. Zira yaşama içgüdüsünün varlığını reddetmek, psikolojik gerçekleri reddetmek anlamına gelecektir. İlkellik anlamına gelecektir.

Hobbes devletin oluşum teorilerinden birinin sahibidir. Ona göre insan, insanın kurdudur ve tabiat halinde toplum huzursuz, herkes birbiriyle savaş halindedir. Huzursuz toplum yapısını sonlandırmak için insanlar arasında bir sözleşme yapılmıştır, insanların hak ve özgürlükleri Leviathan isimli dev bir ejderhaya teslim edilmektedir. Ve fakat bu yeterli değildir. Bu sözleşmenin uygulanması için insanın egoist tabiatına boyun eğdirecek, sözleşmeye uymayanları cezalandıracak bir kuvvetin, bir iktidarın varlığı şarttır.

“Cebir ve hile tabiat halinin en temelli iki faziletidir.”

Ben Hobbes kadar keskin bir tespite sahip olamasam da biliyorum ki yaşadığımız dünyada cebir ve hile her zaman diliminde var oldu ve var olmaya devam edecek. Buna karşılık Leviathan’a devrettiğimiz hak topluluğuna, modern dünyada bir isim verdiğimizi biliyorum: Hukuk.

Yine de Leviathan ceberut olabilir. Leviathan’ın kanunları kötü olabilir, kötüleri koruyabilir. Ama Leviathan’ın üzerinde bir hukuk vardır.

Hukuk kelimesi hakların çoğulu anlamına gelmektedir. Devrettiğimiz hak ve özgürlüklerimiz üzerinde Leviathan sınırsız yetkiye sahiptir. Bizlere karşı; alabildiğine asık suratlı, alabildiğine ceberut ve alabildiğine acımasız davranabilir. Hukuk bu asık suratlılığa göğüs germek zorunda değildir fakat asık suratlılığa göğüs germek zorunda olan bir hukuk vardır modern dünyada. Hak ve özgürlüklerimiz noktasında da birimizinkinin sınırı bir diğerimizdir. Buna da bir isim vermek gerekirse: “Hukukumuz var.”

İşte sözleşmeye uymayanları cezalandıracak kuvvet/iktidar asli suretle budur. Hiç tanışmamış olsak da o kadar senelik hukukumuz var!

Şu an okuduğunuz cümleyi anlıyor oluşunuz, idrak gücünüzün var olduğuna delalet eder. Hemfikir olmalıyız ki şu an “İdrak gücüm yok.” diyemezsiniz. Aynı şekilde bir iktidarı kabullenmemek de “senin iktidarını tanımıyorum.” sözlerini sarf ederek mümkün olmayacaktır. Zira bu durumun mümkün olması yaşama içgüdüsünü reddetmekle eşdeğerdir. İlkellik anlamına gelecektir.

Zaman: 2 Ocak 2019

Mekân: Ç. Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Olay: Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi H.İ.H. (23), Araştırma Görevlisi Ceren Damar’ı okulda silahla vurarak öldürdü.

Günümüzde kimilerimizin iktidarı idrak gücü bulunmayanlar tarafından sınırlanmaktadır.

Hobbes’un en çok eleştirildiği noktalardan biri insanı tek yönlü ele almasıdır. 2019 Türkiye’sinden bir pencere açmak gerekirse insanın erkek hali ve insanın kadın halinden söz etmek gerekir bu iktidarın sınırlanması konusunda. Zira örnek olayda insanın -ilkel- erkek hali, sırf kadın olmasından güç bularak ıstırabın en büyüğünü yaşattı.

İnsanın erkek haline zeval getirmek, ilk başta, kulağa fazla feminen gelse de aslında salt bir kabullenişten ve konuya dikkat çekmek açısından mübalağa sanatından ibarettir. Zira kötülük bir parazittir. Bir kötülük; kötü şeyler olduğunda iyilerin hiçbir şey yapmamasıyla başlar ve iyiliği çürütmeden iyiliğin kendisi olabilmek kötülüğü sonlandırmanın ön koşuludur.

Son 15 yılda kadın cinayetleri % kaç arttı biliyor musun?

%428.9

YÜZDE DÖRT YÜZ YİRMİ SEKİZ NOKTA DOKUZ.

Bir metanın fiyatına %429 zam yapılmadı, ortalığı ayağa kaldırmaya gerek yok.

Feminen naralar atmaya gerek yok!

Fakat bilinmelidir:

Hepsi;

“Sadece 5 dakika daha yaşamak istedim, bütün öldürülen kadınlar gibi…”

-bu yazı tavanarası. dergi ilkbahar’19 sayısında yayımlanmıştır.-

--

--

Ercüment Yöndem

Avukat, hukuk okuryazarı ve ilgilendiği alanlara dair içerik üreten blog yazarı. İlgili blogtasınız. Hoş geldin. av.ercumentyondem@gmail.com