Hakaret Suçu (TCK m. 125)

Ercüment Yöndem
5 min readSep 13, 2022

--

Hakaret suçuna ilişkin yargısal süreçlerde haklar kafa kafaya durumdadır. Tahkir eden kimsenin ifade özgürlüğü ile tahkire uğrayan kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin çatışması durumu, işlenen fiilin hakaret suçu kapsamında olup olmadığına göre yargı mercileri aracılığıyla sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda yapılan yargılama ve hükmedilen sonuç; şayet işlenen fiil hakaret suçunun şartlarını sağlıyor ise tahkire uğrayan kimsenin temel hak ve özgürlüklerini korumak yönünde, şayet işlenen fiil hakaret suçu kapsamında değerlendirilebilecek niteliği haiz değil ise tahkir eden kimsenin ifade özgürlüğünü korumak yönünde olacaktır.

Hakaret yargılamasına konu olan/olacak fiilin hakaret niteliğini haiz olup olmadığı, hakaret suçuna ilişkin şartları taşıyıp taşımadığının taktiri önemlidir. Zira yapılacak yargılama hükmünü bu değerlendirme temelinde ilerlemesi kaçınılmazdır ve günlük hayatta hakaret sanılan ifadenin hakaret boyutunda değerlendirilemeyeceği yahut hakaret sanılmayan bir çok ifadenin aslında hakaret boyutuna ulaşmış olması söz konusudur. Elbette günlük hayatta kişilerin/kişi topluluklarının değer yargılarına paralel yapılan bu değerlendirmelerin tamamının hukuka uygunluk değerlendirmesi niteliğinde olamayacağı açıktır. Bu bağlamda hakaret suçuna ilişkin hukuki değerlendirmenin hangi doğrultuda ilerleyeceğinin de bilinmesinin hukuk okuryazarlığı açısından önemli olduğu düşüncesindeyim. Zira;

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ifade özgürlüğüne ilişkin Sözleşmenin 10. maddesini yorumlarken, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumunun karakteristik özelliklerinden olduğunu, bu değerlere sahip olmayan sistemin demokratik toplum olarak adlandırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların bu değerlere aykırı düşmemesi ve meşru amaçla orantılı olması gerektiğini, sadece zararsız ve lehte olan düşünceler değil, devlet veya toplumun bir bölümü için rahatsız edici, saldırgan veya şok edici düşüncelerin de maddenin korumasına gireceğini belirtmektedir. (Handyside v Birleşik Krallık A 24 (1976); 1 EHRR 737 para: 49 PC.)” Yargıtay 4. Ceza Dairesi E.2014/7349, K.2014/27575, T.30.09.2014

Yukarıdaki Yargıtay kararından da görülmektedir ki ifade özgürlüğü ve hakaret suçunun bıçak sırtı birlikteliği, sınırları yargı erkince tayin edilebilir niteliği haizdir. Koyulacak bir kural ile aralarında net bir ayrım yapılması imkansız olsa da kaba, nezaketsiz sözler/davranışlar, eleştiriler yaptırıma tabi tutulamayacak nitelikte olduğundan her somut olay için ayrı bir değerlendirme yapılması gerekliliği kaçınılmazdır.

Bu bakımdan medyada sıkça rast geldiğimiz “x ifadesi hakaret suçu” sayıldı haberlerine aldırış ederken ihtiyatla kanaat edinmemiz gerektiğini de vurgulamak gerekir. Bir ifadenin hakaret niteliğini haiz olup olmadığı nisbi belirlilik barındırmaktadır. Konuya ilişkin hüküm yargılama merciince belirlenebilecek ve kullanılan ifadenin ifade özgürlüğü kapsamında tahlil edilip edilmeyeceğine hükmolunabilecektir. Medya aracılığıyla yansıtılan bu tarz haberler ise bizlere; habere konu ifadenin mutlak hakaret suçu kapsamında sayıldığını gösteremez, yalnızca yaklaşık bir fikir sahibi olmamızı sağlayabilir. Zira kanun dahi “x ifadesi hakarettir” gibi bir tanım yapmaktan uzaktır. Kanun hakaret suçu bakımından sınırlı bir sayım yapmaktan ziyade genel bir tanım yapmakla yetinmiştir. Nitekim sarf edilebilecek her ifadenin kanun nezdinde yer edinebilmesi de imkansızdır.

“Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.” Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2014/2–328, K. 2014/386, T. 16.9.2014

Hakaret Suçu nedir? Hakaret Suçunun Şartları Nelerdir?

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Şerefe Karşı Suçlar başlığı altında Madde 125–131 şeklinde düzenlenmiş olup Madde 125 ile hakaret suçuna ilişkin temel düzenleme yapılmıştır.:

“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005–5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005–5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” TCK Madde 125 — Hakaret

Daha yakından bakmak gerekirse işlenen fiilin hakaret suçu kapsamında değerlendirilebilmesi için ya onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi gerekmektedir ya da sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunulması gerekmektedir. Suçun işlenebilir iki şekline de birer örnek gerekirse; somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi suretiyle işlenen hakaret şuçu “Ofiste para çalanı arıyorsanız Ahmet hırsızın kendisidir.” ifadeleri ile öte yandan sövmek suretiyle işlenen hakaret suçu “Seni sinkaf ederim.” ifadeleri ile kanuni tanım gereği vücut bulmuş olacaktır.

Hakaret suçu açıkça kişinin onur, şeref ve saygınlığı hedef alınarak işlenebildiği gibi üstü kapalı, dolaylı bir anlatıma başvurmak suretiyle de işlenebilmektedir. Fakat bu durumda, bu ifadelerin tahkire uğradığı varsayılan kişiye karşı yöneldiği anlaşılabiliyor olması gerekir.

“Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” TCK Madde 126

Korunan hukuksal değerin kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olduğu hakaret suçu; soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suçlar arasındadır. Dolayısıyla onur, şeref ve saygınlığı kendisine ulaşmış/işlenen fiilden haberdar olan kişilerin şikayetçi olmadığı durumda hakaret suçu bakımından yargısal bir süreç başlatılmayacaktır. Fakat bilinmesi gerekir ki TCK m. 131 uyarınca hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde suç, şikayete bağlı değil re’sen soruşturulabilir ve kovuşturulabilir niteliktedir. Öte yandan yine anılan maddenin 2. fıkrası gereği şikayet hakkını kullanmadan vefat eden tahkire uğrayan kişi yerine ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayet hakkı kullanılabilmektedir. Hakaret suçunun ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise yine üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri şikayet hakkını kullanabilmektedirler.

Hakaret suçunun mağduru ancak ve ancak gerçek kişiler olabilmektedir. Bir tüzel kişilik yahut şirkete karşı işlenmiş fiillerin hakaret suçu kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Fakat atlamamak gerekir ki TCK m. 125/5 gereği kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacaktır.

TCK m. 127 uyarınca somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi suretiyle işlenen hakaret suçu bakımından isnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmesi söz konusu değildir. İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması ise suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı verilmesi halidir. Suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmadığı durumda ise isnat edilen fiile ilişkin ispatın gerçekleştirilebilmesi, kamu yararı bulunması veya şikayetçinin ispata razı olması hallerinin varlığına bağlı kılınmıştır.

Son olarak belirtmek gerekir ki ceza yargılaması bakımından -kural olarak- şikayete bağlı suçlar uzlaştırmaya tabiidir. CMK md. 253/4 gereğince hakaret suçunun uzlaştırmaya tabi halinin bir şikayete konu edilmesi halinde ve somut olay bakımından kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde ilgili dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir ve dosyaya bir uzlaştırmacı atanması ile yargısal süreç alternatif bir uyuşmazlık giderim yöntemi ile devam edecektir.

Ercüment YÖNDEM
Eylül 2022

Okuduğunu beğendiysen alkış butonuna basarak ve yazıyı paylaşarak bana destek olursan çok sevinirim.

Bana twitter hesabımdan, instagram hesabımdan veya profilimdeki mail adresimden ulaşabilirsin.

--

--

Ercüment Yöndem

Avukat, hukuk okuryazarı ve ilgilendiği alanlara dair içerik üreten blog yazarı. İlgili blogtasınız. Hoş geldin. av.ercumentyondem@gmail.com